Yüzyıllardır ülkemizi bölmek, devletimizi yıkmak için uğraşan batıl güçler günümüzde de farklı yöntemlerle, maşa olarak kullandıkları kişilerle bu maksatlarını gerçekleştirebilmek amacıyla sinsice içimize sızıp, önce çocuklarımızdan ve gençlerimizden başlayarak bölücü düşüncelerini empoze etmek, dini, milli ve manevi değerlerimizi yok etmek için elbirliği ile çalışmaktalar.
Bu güçlere bilerek ya da bilmeyerek hizmet eden, toplumda belli mevki ve makamlara gelmiş, sözde akademik başarılar elde etmiş, özüne yabancı, vatan sevgisinden yoksun, tarihinden habersiz, manevi değerleri hiçe sayan, Allah korkusu olmayan, aydın olduklarını iddia eden karanlık insanlar yetişmiş olduğunu gördük.
Bir musibet bin nasihatten hayırlıdır demişler. Son günler de yaşadığımız üzücü olaylar ve kötü örnekler bir kez daha okul seçimi, meslek seçimi, kariyer planlaması derken çocuklarımıza dini milli ve ahlaki değerleri vermeyi ihmal ederek, dünyalık amaçlarının peşinde koşan genç nesiller mi yetiştiriyoruz sorusunu kendimize sormamıza neden olmalı.
Dinimizi, vatanımızı bölmeye çalışarak aramızda kardeş kavgası çıkarmak isteyen bu zalimlere karşı en büyük silahımız vatan sevgisiyle dolu, Allah’tan korkan, imanlı ve inançlı yetişmiş gençler olacaktır. Gençlerin tüm bu değerlere sahip insanlar olarak yetişmesinde en mühim vazife ailelere, en başta da annelere düşüyor. “Beşiği sallayan el, dünyaya yön veren, tarihin akışını değiştiren eldir “ demişler. Belki biz göremeyeceğiz ama 2053 Türkiye’sinin, 2071 Türkiye’sinin mimarı bugünün gençleri yarının çocukları olacaktır. Geleceğimizi emanet edeceğimiz evlatlarımıza daha bugünden tezi yok sahip çıkarak bu asli görevimizi icra etmeye başlayabiliriz.
Çocuktur anlamaz deyip geçmeyelim. Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed (sav)’e Hz.Hatice annemizden sonra iman eden ilk kişi, daha çocuk yaşta olan Hz. Ali (ra) Kerremallâhü Veche idi.
Gençtir daha cahildir zamanı var deyip ihmal etmeyelim. Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed (sav)’in duasına mazhar olmak için İstanbul’u fethedip, çağ açıp, çağ kapatan Fatih Sultan Mehmet’te bir gençti.
Çanakkale savaşında ülkenin doğusundan, batısına, kuzeyinden, güneyine binlerce genç, gönüllü olarak cepheye gitti. İstanbul Galatasaray Lisesi’nden, Erzurum Lisesi’nden, Kastamonu Lisesi’nden, Sivas Lisesi’nden eğitimlerini yarıda bırakıp savaşa giderek, çocuk yaşta şehit olan bu gençleri ortak bir amaç uğruna bir araya getiren şey neydi? Allah korkusu, vatan sevgisi idi. Onlar biliyordu ki eğer vatanımız, devletimiz güvende ise, dinimiz, canımız, namusumuz, malımız güvendedir. Demek ki;Türkü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Arabı hangi milletten olursa olsun, ortak değerlerimizi gençlerimizin kalbine nakşedince, hak olan davada zafer kaçınılmaz oluyor.
İlmi dilde ve kağıtta kalmayan, sözde değil özde aydın, Allah korkusu ve vatan sevgisiyle dolu genç nesillerimizin yetişmesi duasıyla…