Yıllardır Suriye’de yaşanan zulme ses çıkarmayan Avrupa Birliği, Türkiye’ye mültecilerle ilgili plan ve projelerin geliştirilmesi şartıyla vereceği 3 milyar Euro’nun hesabını yapmakta. Bölgedeki korkunç manzaraya seyirci kalan Birleşmiş Milletler ise Suriye’de milyonlarca mazlum insanın ülkelerini terk ederek mülteci konumuna düşmelerine sebep olanlara karşı gösterdiği acziyet bir yana, yapılacak 3 milyar Euro yardımı öne sürerek Türkiye’ye daha fazla sığınmacı alması için Halep sınır kapısını açma çağrısında bulunuyor. Ama sığınmacıların Avrupa’ya gelmemeleri şartıyla! Her platformda sergilenen bu samimiyetsiz davranış ve tutumlar sergileyen Avrupa mülteciler için bugüne kadar ne yaptı? Türkiye’nin, mültecilere açık kapı politikası uygulamasına rağmen hala sınırlarını açmasını söyleyen Avrupa, kendi sınır kapılarını kapamıştır. Bugün Türkiye’de yaşayan 3 milyona yakın mülteciye karşılık Avrupa’da 130 bin Suriyeli mülteci yaşamakta. Bazı Avrupa ülkelerinde sadece Hıristiyan mülteciler kabul edilirken, Danimarka oturma izni vermek için mültecilerden din değiştirmesini ve eğitimli olma şartını öne sürmektedir. Söz konusu Müslüman mülteciler olunca insan hakları işlemez olmuştur. Slovenya, Avusturya, Macaristan ve Makedonya sınırına dikenli teller çekilerek, kontrol altına alınmak istenen mülteciler insanlık onuruna yakışmayan aşağılayıcı davranış ve kötü muamelelere maruz bırakılıyor. Sırbistan sınırında, Almanya’ya geçiş yolunun açılması için eylem yapan mültecilere Macar polisince göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su ile müdahale edilmiştir. Mültecilere, başvurdukları ülkelerde yeterince barınak ve yiyecek temin edilemediği gibi, bu insanlar bir çok sıkıntı ve ırkçı saldırılara da maruz kalıyor. Yunan Sahil Ekiplerinin botunu patlatarak ölüme terk ettiği göçmenleri, Türk Sahil Güvenlik Ekipleri kurtardı. Macar kadın gazeteci, Macar polisinden kucağında çocuğuyla kaçan babaya insanlık dışı bir davranışla çelme takarak düşmesine neden oldu. Londra’da bir reklam panosuna çizilen ağlayan Suriyeli kız çocuğunun resmine dahi tahammül edemeyerek ortadan kaldıran bu anlayış gerçek niyetini, iki yüzlülüğünü gözler önüne sermektedir. Avrupa insanlık dersinden sınıfta kalmıştır. Bugüne kadar Suriye’de 400.000’e yakın insan hayatını kaybetti. 12 milyona yakın insan evlerinden oldu. Bizler de bu insanların yerinde olabilirdik. Çocuklarımız, eşlerimiz, annelerimiz, babalarımız, kardeşlerimiz bu insanların yerinde olabilirdi. Ülkelerindeki zulümden kaçan bu insanlar canlarını, namuslarını koruyabilmek için bizim ülkemize sığındılar. Vatanlarını, ailelerini, mallarını, hayatlarını geride bıraktılar. Kimi doktor, kimi öğretmen, kimi mühendis olan bu insanlar yeri geldi nafakalarını çıkarabilmek için her işte çalıştılar, her türlü zorluğa katlandılar. Şeyh Edebali, Osman Gazi’ye nasihatinde üç kişiye acı diyordu; cahiller arasındaki alime, zenginken fakir düşene, hatırlı iken itibarını kaybedene! Şükürler olsun ki atalarımızın bu nasihatini düstur edinen halkımız ve yöneticilerimiz bu insanlara şefkatle muamele etme gayretini göstermişlerdir. Cömert ve kerem sahibi halkımız Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’i ve Eshab‐ı kiramı örnek olarak bugüne kadar kendine sığınan Suriyeli Müslüman kardeşlerimize Ensar ‐Muhacir anlayışıyla sahip çıktı. Avrupa’nın aksine din ve etnik farklılık gözetmeksizin Yunus Emre Hz.’nin ” yaratılanı severiz, yaratandan ötürü ” sözündeki anlayışla sadece dindaşlarına değil Yezidi ve Hıristiyan sığınmacılara da kucak açtı. Yıllardır 3 milyona sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye bu insanlar için 10 milyar dolara yakın para harcamıştır Bununla da kalmayan Türkiye, 160 ülkede yapmış olduğu 4,5 milyar dolar yardımla dünyada en fazla insani kalkınma yardımı yapan 3. ülke olmuştur. Bu yardımın millî gelire oranı bakımından ise dünyada birinci sırada yer alıyoruz. Buna karşılık BM’nin Türkiye’ye verdiği destek ise 455 milyon dolardır. Dünyanın Suriyeli mülteciler için verdiği her 1 Liraya karşılık Türkiye yaklaşık 20 Lira yardımda bulunmuştur.