Bu yılda çeşitli etkinlik ve programlarla kutlanan 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kabul edilmesi çok trajik bir olayın neticesindedir. Bundan 159 yıl önce 8 Mart 1857 yılında, Amerika’nın New York şehrinde bir tekstil fabrikasında çalışan 40.000 dokuma işçisi, insanlık dışı çalışma koşullarına ve düşük ücrete karşı grev başlatır. Grevin başka fabrikalara da sıçramaması için işçilerin fabrika binasına kilitlenmesinin ardından, belirsiz bir şekilde aniden çıkan yangında dışarıya çıkamadıkları için 129 kadın işçi yanarak ve ezilerek hayatını kaybeder, çok azı yangından kaçarak kurtulmayı başarır. 1910 yılında Danimarka’da düzenlenen Kadınlar Günü toplantısında bu acı olayda hayatını kaybeden 129 kadın işçinin anısına 8 Martın Dünya Kadınlar günü olarak anılması kabul edilir. 8 Mart, Birleşmiş Milletler tarafından 1977 yılında Dünya Kadınlar Günü olarak ilan edilmesinin ardından dünyanın her yerinde kadınlar günü olarak kutlanıyor.
Kadınların yılda bir kez hatırlanıyor olması yeterli olmasa da, 8 Mart kadınların sesini duyurabilmesine, sosyal, toplumsal, ekonomik hayatta ve siyasette yaşamış oldukları sorunların dile getirilerek, gündeme taşınmasına vesile olan önemli bir gündür.
Son yıllarda kadınlara yönelik yapılan çalışmalarda pek çok ilke imza atıldı. Kadına özel politikalar geliştirilerek, Anayasada yapılan değişikler ve gerçekleştirilen yasal düzenlemelerle kadın haklarının korunmasına yönelik mücadelede büyük bir mesafe kat edilmiştir.
Kadınlara yeni istihdam imkânlarının sağlanmasıyla, kadınların işgücüne katılım oranı artmış, devlet tarafından sağlanan destek ve teşviklerle kadın girişimcilerin önü açılmıştır. Kadının iş hayatında yaşamış olduğu sıkıntıların giderilmesine yönelik birçok düzenleme yapılarak, doğum sonrası izinler ve kreş sayıları arttırılmıştır.
Bu dönem kadına yönelik şiddetle, hiçbir dönemde olmadığı kadar mücadele edildi. Uluslararası bağlayıcılığa sahip, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve bununla mücadele konusunda “İstanbul Sözleşmesine” imza atan ilk ülke olduk. Ailenin korunması ve kadına yönelik şiddetin önlenmesine dair kanun çıkarılarak, töre ve namus gerekçesiyle işlenen suçlarda cezalar ağırlaştırıldı. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri(ŞÖNİM) ile şiddete uğrayan kadın ve çocuklara danışmanlık hizmeti veren ALO 183 hattı kuruldu.
Anayasa’da ‘’kadın-erkek eşitliğinde’’ devletin sorumluluğu ilk kez tanındı ve kadınlarımıza yönelik pozitif ayrımcılık anayasal teminat altına alındı. Cumhuriyet tarihinde ilk defa TBMM’de ‘’Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’’ kuruldu.
Kılık kıyafet yönetmeliğinde yapılan değişiklikle kısıtlayıcı hükümler kaldırılarak, başörtüsü nedeniyle maruz kalınan ayrımcılığa, zulme son verildi. 1934′te kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesinden seksen yıl sonra, başörtülü kadınlar seçilme hakkına sahip olabildi. Milletvekili olarak mecliste yerini alan başörtülü kadınlar, belediye ve tüm kamu kurumlarında görev alabiliyor. Başörtüsü nedeniyle eğitim ve öğrenim hakkı engellenen binlerce öğrenci artık başörtülü olarak okuyabiliyor.
Anadolu kadını nelere hamd eder?
Ak Parti Konya Milletvekili Sayın Hüsnüye Erdoğan, TBMM’de Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla vermiş olduğu mesajda özetle; “ Milli iradenin tecelli ettiği bu çatı altında bugünleri gösteren Rabbime hamdüsenalar ediyorum… Biz başörtülü başörtüsüz ayrımını istemiyoruz. Tüm kadınlarımızın temsilcisi olarak buradayız.” diyerek kadın hakları konusunda gelinen noktayı ifade etti.
Devletin tüm kurumları, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve dernekler, cinsiyet ayrımı gözetmeden hepimiz, kadınların elde ettiği bu kazanımlara sahip çıkarak, kadın hakları mücadelesini eşitlikten öte, adalet anlayışıyla İslami ve toplumsal değerlerimizden ödün vermeden daha ilerilere taşımanın mücadelesini vermeliyiz.